26 Şubat 2014 Çarşamba

Mavi Elbiseli Kadın... (Şiir)


Şu akşam vakitleri gelmese…
Rüzgarın uğultusu harman yerine çevirdi kalbimin her bir köşesini!

Şu akşam vakitleri gelmese ve ben…
Ve ben ölmesem!

Gün güneşle merhaba dediğinde parmak uçlarıma, el sallasam kamuya açık taş balkonumdan mavi elbiseli kadına. Mavi elbiseli kadın, sadece mavi elbisesi sebebiyle onu sevdiğimi anlamasa, gülümsese bana…

O küçücük avuç içini nazarıma uzatsa! 
Bana hiç, bir cebe sığacak kadar küçük olmadığımı hatırlatsa ayakları ve dudakları için "bir gonca kadar" diye söylense güneşin ayasına yürüyen delikanlı!

Mavi elbiseli kadın, hatırlamasa!



Rüzgar bir kere daha soğuk çehresiyle uzansa saçlarıma…
Saçlarım...
Ben saçlarıma her gün, her saniye; terketmeyecek sandım; bin bir âşık bağladım.

Bin bir gecenin parmak hesabıyla sayılmış bin bir masalı dilimin ucuna değmek için savaşıyor olsa aynı öğle vakti.
Bir çocuk; galip gelen masal için; bana bir öpücük verse…
Verse ve ben ölümüme yürür saatlerde mesai yapsam!
Mesai yapsam, iki kız çocuğuna bir öpücük karşılığı; galip bir masal anlatsam!

Şimdi ey insan...
Akşam mı oldu?
Hani kırmızılar mı yaladı geçti mavi elbiseli kadının rengarenk paltosunu?

Delikanlı güneşin ayasında uyuya mı kaldı?
Terk mi etti batan güneşe inat, gündüz kuytusunu!

Ey insan; akşam mı oldu ?
Akşam mı oldu, akşam geceye yakın yerde uykuya mı tutuldu?

Siyahın bu hüzne yakın havası nedendir?
Ölüm ensemde yas mı tutuyor?

Asena Gülsüm Güneş


Etiketler: ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa