17 Şubat 2014 Pazartesi

"Kimse İsmail Abi Olmak İstemiyor!" Serkan Keskin (Röportaj )

Bu hafta Semaver Kumpanya Tiyatrosu oyuncularının sahnelediği Metot oyunu Çanakkalelilerle buluştu. Biz de bu fırsatı kaçırmadık, oyunun yönetmen ve oyuncusu Serkan Keskin ile bir röportaj gerçekleştirdik. Tiyatro çalışmalarından tutun da Onur Ünlü’yle çalışmaları, Leyla ile Mecnun dizisi, İsmail Abi karakteri, Bende Özledim’in finali, sosyal medya kullanımına kadar pek çok konu hakkında söyleştik...









   







Röportaj: Gökçe Güzel

Semaver Kumpanya ve Metot oyunu hakkında bilgi alabilir miyiz, nasıl çalışmalar yürütülüyor?Semaver Kumpanya 2002 yılında kuruldu ve o yıldan beri tiyatroda hem oyuncu hem de yönetmen olarak çalışıyorum. Aramızda yönetmen olan tek kişi ben değilim, hep beraber çalıştığımız bir tiyatro bu. 3 yıl önce “Metot” oyununu yapmıştım, hala bu oyunu sahneliyoruz çok yakında yeni bir oyunla izleyenlerle buluşacağız.



“TİYATRO HER ZAMAN AYAKTADIR VE HER ZAMAN AYAKTA KALACAKTIR”

Yakın zamanda özel tiyatrolarla ilgili düzenlemelere gidildi ve sanatçılar bu durumdan rahatsız. Siz nasıl bir değerlendirme yapmak istersiniz?

Tiyatro 2500 yıldan beri olan bir şey. Dünyanın her döneminde hep tiyatroyu vurmaya çalıştılar ama başaramadılar, başaramayacaklar. Bu artık alıştığımız bir süreç. 2500 yıldır ayakta olan tiyatro bundan sonra da ayakta kalmaya devam edecektir. Dünyanın her yerinde, her zaman, her savaşta her baskıda her rejimde önce tiyatroyla uğraşılır. Tiyatro her zaman ayaktadır ve her zaman ayakta kalacaktır.

Leyla ile Mecnun’dan (L&M)  önce ve sonra olarak baktığımızda Serkan Keskin kendisini nasıl yorumluyor?

Nasıl gözlemliyorum… Çok tutan bir iş oldu Leyla ile Mecnun çok kişiye ulaştı. Ama benim hayatımı değiştiren bir iş olmadı. Öncesinde de Semaver Kumpanya’daydım ve hala öyle devam ediyor. L&M’nin en yoğun döneminde Metotu sahneledim. Şuan da aynı şekilde semaver kumpanyayla turnedeyim. Tabii ki tiyatro daha farklı bir şey, insanlar bilet alıp, yola çıkıp geliyor sizi izlemek için. Ancak dizi öyle değil, kanalı açtığın an o hayatın o evin içersindesin. Kanalı değiştirdiklerinde oradan uzaklaşıyorsunuz. O yüzden daha çok kişiye ulaştı, daha çok insan tanıdı, daha çok insan sevdi. Ama bitti, bir işti, bir diziydi, o kadar.

L&M’den sonra dizileri sosyal medya ile izleme hali, sözlüklerden okuyarak izleme hali, twitterdan yazarak izleme hali gibi Türkiye’de hiç alışık olmadığımız bir izleme şekli ortaya çıktı.  Biz sizi sosyal medyada görmüyoruz belki ama siz nasıl değerlendiriyorsunuz bu izleme şeklini?

Yenidünya düzeninde tüm dünyada kullanılan bir sistem bu... Sonuçta eskiden haftanın bir günü belli bir saatte izlenilen işler, artık bir tık ötenizde istediğiniz zaman istediğiniz yerde izleyebildiğiniz bir hale geldi. Özellikle dersleri olan, sınav döneminde olan öğrenciler için büyük bir kolaylık olarak değerlendirilebilir.

Mesela Leyla ile Mecnun dizisi ve karakterlerinin bir internet fenomeni olma hali söz konusuydu. Ama ben ilgili değilim, takip etmiyorum, sosyal paylaşım sitelerinde de hesabım yok.

“FENOMEN OLMAK GİBİ BİR DERDİMİZ YOKTU”

Bu dizinin süreçleri çok konuşuldu, bitişi de çok konuşuldu ama ben size nasıl başladığını soracağım. Biz daha ziyade ağa dizilerine, entrikalı aşk hikayelerinin döndüğü, tuzak ve ihanetlerle dolu yapımlara rastlarken absürd komedi olan bir işe girmek bir risk miydi sizin için? Ne düşündünüz Onur Ünlü bu teklifle geldiğinde?

Onur benim çok sevdiğim bir yönetmen, daha önceki tüm işlerini takip ettiğim, filmlerinde oynadığım bir yönetmen. Ekip önceden takip ettiğim bir ekipti, hepsi tiyatro kökenli, tiyatro yapmış, hali hazırda tiyatroya devam eden oyunculardan oluşan bir ekipti. Böyle bir hale geleceğini tahmin etmiyorduk. Ama zevkli ve eğlenceli bir iş yapıyorduk ve derdimiz de buydu. Ama bunu yaparken Türkiye bizi konuşsun, fenomen olalım filan gibi bir derdimiz yoktu.

Kalıpların dışına çıktınız…

Bunu bilerek yapmadık biz sadece söylemek istediğimiz sözleri söyledik ve her zaman söylenen “Türk halkı bunu anlamaz” denilen şeyi de yalanlamış olduk. Hayır Türk halkı yapılan her iyi işi çok iyi anlar. Böyle oldu biz sadece çok eğlendik, çok iyi zaman geçirdik ve bu ülkede dokunulmamış, söylenmemiş bir sürü şeyi söylemeye çalıştık ve söyledik.
İsmail Abi karakteri çok fazla sevildi. Sosyal medyada yoksunuz ama adınıza ve canlandırdığınız karakter üzerine binlerce hesap oluşturuldu. Karakterin bu kadar sevilmesini neye bağlıyorsunuz? Sizin hayatınızda bir İsmail Abi var mıydı?

Bu kadar sevilmesini neye bağlıyorum… Çünkü İsmail Abi gerçek dışı bir karakter. Herkesin yanında olmasını istediği bir insan… Çünkü dürüst, saf, temiz, arkadaş, asla kimseyi yalnız bırakmayan, kendisinden önce yanındaki insanı önemseyen birisi İsmail.

Aslında bir şeyleri halledemese bile varlığına ve onun rahatlatmasına ihtiyaç duyulan…

“KİMSE İSMAİL ABİ OLMAK İSTEMİYOR…”

Bir insanın olamayacağı kadar gerçek dışı bir karakter olduğu için İsmail çok seviliyor evet ama sonuçta gerçek değil. Kimse onun kadar iyi, saf gönüllü olamaz. İnsanlarda da şu var; herkes İsmail Abi gibi bir arkadaşı olsun istiyor ama kimse İsmail Abi olmak istemiyor…


Leyla the Band ortaya çıktı diziyle birlikte, her yaştan dinleyici kitlesine sahip, konserleri dolup taşan bir çalışma oldu. Diziyle birlikte onun da sonu geldi mi? Konserler, yeni şarkılar devam edecek mi?

Şuan durdurduk çalışmaları yeni işimiz de bitti. Onur Ünlü’yle yeni bir filme başlayacağız ve filme kadar biraz dinleneceğiz. Çünkü biz Leyla the Band’e sırf kendimiz eğleniyoruz, keyif alıyor, kendimiz istiyoruz diye başlamıştık. Sonra çok ciddi kitlelere ulaştı ve bu başka bir hal almaya başladı. Tabii ki çok sevilmesi hoşumuza gidiyor ama biz bunu bir görev gibi değil, iş gibi değil de canımız isterse yapmak istediğimiz bir iş gibi görüyoruz. Çünkü hiç birimiz müzisyen değiliz, yönetmen adamlarız, oyuncu adamlarız… Belki yine toplanırız, belki hiç toplanmayız belki on yıl sonra toplanırız, belki on gün sonra toplanırız. Hiçbir fikrim yok bununla ilgili. Dediğim gibi şuan duruyoruz, dinleniyoruz.

“BU ÜLKEDE SÖYLENMESİ GEREKEN MİLYONLARCA ŞEY VAR!”

Ben “Onur Ünlü siyah bir duvarı çekse bile vardır bir bildiği, bir anlatmak istediği diyerek 2 saat izlerim.” derim hep. Siz de Onur Ünlü’yle çalışmayı seviyorsunuz yakın zamanda bir filme başlayacağınızı söylediniz, aynı zamanda sizin hayatınızda önemli bir diğer isim de Işıl Kasapoğlu... Bu iki isim hakkında neler söylersiniz…

Işıl Hoca benim bugüne kadar yaptığım her işi yapmamın nedeni, bugün yaptığım her işi bana öğreten, Türkiye’ye Semaver Kumpanya gibi bir tiyatroyu açıp, bırakan, hediye eden, bu işi gerçekten çok iyi yapan bir tiyatro adamı. Onur’u da bazen ona benzetiyorum, yaş olarak küçüğü ama birbirlerine benziyorlar. Işıl Kasapoğlu, sadece iyi zaman geçirmek için değil bu ülkede söylenmesi gereken binlerce, milyonlarca şey olduğu için, tiyatro dünyasında söylenmeyenleri söylemek için tiyatro yapan biridir. Onur Ünlü’de tüm bunların sinemadaki karşılığıdır benim için.

Tiyatroda sanatı koklamak isterken dizi de böyle bir şey aramıyoruz. Daha hızlı, daha çabuk tüketilen bir iş… Sizce Türk toplumu dizi ve tiyatroya nasıl bakıyor?

Dizi bir hafta içinde çekilen bir şey… Her şeyde olduğu gibi bu da tüketim toplumu olmanın nasibini alıyor. Birkaç saat izleniyor, sonra bitiyor belki biraz da sosyal medya konuşmaları devam ediyor. Dizi izlemek çok zahmetsiz, basit bir şey… Evinize gidiyorsunuz, kumandanızı alıyorsunuz karşınıza istediğiniz adam sevdiğiniz kadın çıkıyor. Fakat tiyatro çok farklı bir şey. Tiyatroya giderken bir bilet alıyorsunuz, yola çıkıyorsunuz, bakın biz bugün Çanakkale’deyiz. Bizi izlemek isteyen insanlar olduğu için, talep ettiği için buradayız. Eğer istenirse sadece ağa dizileri, aşk dizileri, entrika yumağı dizilerden olmadan da izleyici kitlesine ulaşabileceğini Leyla ile Mecnun’la gösterdik.



Bende Özledim 13. bölümüyle final bölümü yapacak. Bu kararın izleyicinin talepleri, reyting oranları, sosyal medya izlenimleriyle değişebileceği yönünde söylemler var. Bunun bir gerçeklik payı var mı yoksa dizinin ekranlara kesin vedası mı?

Kesinlikle öyle bir durum söz konusu değil. Biz diziyi çektik, bitirdik, teslim ettik, dağıldık.

Leyla ile Mecnun’dan sonra Bende Özledim’le yola devam ettiniz sizce bu doğru bir karar mıydı?

L&M’ yi biz bitirmedik, bitirdiler ve bu nedenle yeni bir iş yapmamız gerekiyordu. Bir arada olmamız için, dağılmamamız için de doğru iş bu gibi gelmişti. Ama değilmiş, yolun sonuna geldik. Olmadı.

İsmail Abi genlerinde birçok mesleği yapabilme özelliği taşıyor peki siz tiyatrocu, oyuncu olmasaydınız ne olmak isterdiniz?

Müzisyen olmak isterdim.

Sizinle buluşmak çok keyifliydi, teşekkür ederim.



Röportaj: Gökçe Güzel



Özel Teşekkür; Çanakkale Belediyesi Çalışanları, 
Editör: Öğr. Gör. Öznur Doğangün ve Kampüs FM Radyo Programcısı Fatmanur Güder'e teşekkürler...


Etiketler: , , , , , , , , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa