16 Aralık 2013 Pazartesi

İnsan Olmak ve Çamurlu Yollar Üzerine (Deneme)


Bir kaç satırla başladı ömrüm. Kısık ve yaşlı bir ses kulaklarımda: Merhaba... Küçükken ne çok severdim çamurla oynamayı. Çamurdan evler, yemekler, adamlar yapmayı. Ayağımın altında duran toprağa Nisan yağmurları yağdığında annemin ördüğü hırka ile üşürken sokakta oynamayı.
Hayat, oyunlarımdan başka bir anı bırakmadı geçmişime dair.
Yürüyorum. Her sabah aynı yolda paçalarım çamura batmış. Ve insanlar yürüyor. Hepsi yağmura çamura alışmış. Otobüslerde uyuyorlar. Yorgunlar. Şüphesiz benden çok çalışıyorlar. Benden daha yaşlılar ve benden az yaşadılar belki. Gökteki bulutlarla ilgilenmiyor, bastıkları yere dikkat etmiyorlar. Bazen ihtiyaçları dışında herhangi bir şey istemeyi bile unutuyorlar.
Bense hala görebildiğim kadarıyla aya bakıyorum. Yüzüme vuran yağmurdan rahatsızım. Hayata isyan etmiyorum eskisi kadar. Bir şarkı beni farklı yerlere götürüyor. Müziğimi alamazlar benden diyorum.
Dolunayda bir kaçıştı aylar öncesinde beni düşündüren. Yağmurlar yoktu henüz. Hava güneşliydi. Rüzgar yine kararsızdı. Kalktım geldim. Ama insan olmak diyorum bazen...İnsan olmak masallardaki gibi yeşilde olmaktır. İnsan olmak küçük bir beldede herkesi tanıyarak ve herkes tarafından tanınarak onlardan farklı da olsan onlarla bir olmaktır. İnsan olmak uzun mesafeleri sadece şehirlerarası yolculuklarda görmek, vasıtasız arkadaşlarına, işine ulaşmak, akşamüstleri hormonsuz gıdalarla kahvaltı etmektir. Fırından çıkan simit ve ekmek eşliğinde...
Bu çamurlu yolda yürürken yağmuru unutmuyorum. Aya bakıyorum bazı akşamlar bulutlar izin verdiğince. Şiirler geçiyor içimden bazen. Kalem bulamıyorum, yitiyorlar. Bazen de işlerimi unutup yazarken buluyorum kendimi. İnsan olmak ve çamurlu yollar üzerine...

Mart '08 / İstanbul

Etiketler: ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa