3 Aralık 2013 Salı

TARİHE ESTETİK AÇINDAN YAKLAŞMAK(1) (Köşe Yazısı)

TARİHE ESTETİK AÇINDAN YAKLAŞMAK
“"Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın.” Mehmet Âkif ERSOY
 
               Ne Mehmetçiği alacak bir mezar var bu cihanda ne de onun destanını layıkıyla yazacak bir kalem. “Tarihten Türkleri çıkarsanız geriye bir şey kalmaz” diyor bir düşünür. Dünden bugüne hem savaş meydanlarında hem medeniyet saflarında adını altın harflerle yazdırmış bir milletten bahsediyoruz. Tarihin tâ kendisinden. Ne var ki övgüyle bahsettiğimiz bunca şeyi ne adam akıllı yazabildik ne de aktarabildik neslimize. Tarihi, savaşların neden ve sonuçlarından ibaret gören nesillerin oluşma sebebidir bu. Ordularının üç kıt'ada neredeyse basmadığı yer kalmayan bir hükümdarı haremde halvetten çıkmayan biri olarak gösteren bir tarih anlayışının oluşma sebebidir. Tarih yazmak tarih yapmak kadar önemlidir diyor ulu önderimiz, ancak biz onun öğütlerini devlet binalarının duvarlarına ya da kendisi adına yapılan heykellerin büstlerine yazmaktan henüz anlamaya fırsat bulamadık. Türk gençliği birinci vazifeyi anlamak yerine ezberlemeyi seçti. Bu başka bir konu, bu yazıda esas biraz önce bahsettiğim heykellere, Atatürk heykellerine ve büstleri değinmek istiyorum, özellikle de bildiğim yerden Çanakkale’den başlayarak. Şunu hemen söylemeliyim ki söyleyeceklerim birçok kişinin hoşuna gitmeyecek, isteyen bu noktada bırakabilir okumayı. 
Çanakkale'ye gelenlerin ilk olarak gördüğü üç-dört yer vardır:Saat kulesi, iskele, Donanma,  Şakir'in Yeri,  Cumhuriyet Meydanı… Bizim yazımıza konu olan ise Cumhuriyet meydanımız ve meydanın kuzeydoğusunda yer alan Atatürk heykeli, sanırım hepimizin hatırında canlanmıştır. Meydanı bir kenara bırakalım ve heykele gelelim. O heykel size ne ifade ediyor. Subay şapkalı, asker çizmeli, pelerinvâri pardesüsü ile orada duranın,Atatürk olduğunu düşünmemiz istenen kömür siyahı bu heykel. Estetik zevki ya da realistliği bir kenara bırakın bu milletin, bu devletin neredeyse tüm varlığını borçlu olduğu, kurtarıcısı, ulu önderi Mustafa Kemal ATATÜRK’e yakışan bir heykel midir o? Daha vahimi o heykelin kaidesi hangi merdiven altı mermercisinde kestirilip oraya konmuştur?ATA’mıza yakışır bir heykel yapacak bir heykeltıraş yetiştirmemiş midir bu millet! Ya da Çanakkale'de yetki sahiplerinden estetik zevki olan bir kişi dahi yok mudur?Bu sözler itham, suçlama, hesap sormadan ziyade bir iç acısının ifadesidir.
Bir başka heykele gelelim şimdi: Eskilerin Balıkesir caddesi olarak bildiği, bugün haritada Piri Reis Caddesi olarak geçen caddenin Kayserili Ahmet Paşa caddesi ile( kordon caddesi) buluştuğu noktada, merkez komutanlığının önünde, geçen 23 Nisan’da açılışı yapılan heykeli hepimiz en az bir kere görmüşüzdür. Biri kız biri erkek onlu yaşlarda iki çocuk(kızlı erkekli) ve karşılarında Atatürk boğaz yönünü işaret parmağıyla gösteriyor. O görüntüyü kelimelerle ifade edince yumuşak bir tavırmış gibi görünüyor ancak gidip gözlerinizle gördüğünüzde ilk olarak heykeltıraşının Atatürk’ün yüzüne bıraktığı bir hiddet göze çarpıyor! Anlamadığım ve önünde uzunca zaman geçirip anlamaya gayret ettiğim bir heykel bu. Kafamda oluşan onlarca soru, en başta ise Atatürk neden bu kadar kızgın durup işaret parmağıyla bir yeri gösteriyor? Acaba Mustafa Kemal 27.Alayı korku ve telaşla kaçarken gördüğünde bu kadar hiddet etmiş miydi? Karşısında duran bu iki çocuğa neyi böyle kızarak gösteriyor? Heykele çok ama çok yaklaşırsanız hiddet bir nebze olsun azalıyor, acaba Atatürk’e yakın olun mesajı mı verilmeye çalışılıyor. İşin aslı, bu heykel Kadıköy’de yer alan bir başka Atatürk ve çocuklar heykelinin bir kopyası ya da uyarlaması. O heykelin geçtiğimiz yıl kaldırılması gündeme gelmiş ve çok olay olmuştu. Buna tepki olarak bir kopyasının veya benzerinin Çanakkale'ye konmuş olması muhtemeldir ancak o heykelin yüzünde bariz bir şefkat varken üstelik çocuklara de işaret parmağıyla bir yeri göstermiyor, yazı tahtasında harfleri eliyle yavaşça işaret ediyorken Çanakkale'ye yapılan bir benzerinde ifadeyi başlı başına değiştirmek ve bir hiddet katmak nedendir? Acaba ana hatta yer alan yazı tahtası atılıp, Atatürk’ün eliyle işaret etmesi yerine işaret parmağıyla bir noktayı göstermesi telife girmemek adına mı yapılmıştır? Ayrıca hepsi makul kabul edilse dahî Atatürk’ün yüzündeki hiddet nedendir? Bir pedagoji uzmanına ait çok sevdiğim bir söz vardır: "Çocuklar işaret parmaklarını değil ayak izlerini takip ederler."Yaptıklarıyla milletine ve tüm dünyaya sayısız emsal bırakan, başarıları ömrünü aşan bir önderin çocuklara işaret parmağıyla üstelik hiddetli bir şekilde bir yerleri göstermesi bu açıdan bakıldığında çok itici değil midir sizce? O çocuklara biraz daha şefkatli bir şekilde yaklaşan bir heykeli yapılması çok daha iyi olmaz mı?  
             Daha önce de söylediğim gibi sözlerim birçok kişinin canını sıkacak, Bu sözler itham, suçlama ya da hesap sormadan ziyade iç acımın ifadesidir. Türklük, Atatürk ve Çanakkale sevgisini yüreğinde hisseden birinin yüreğinde yer alan acının sözlü beyanıdır. Bazı kişiler bu sözlerimi farklı yerlere çekmek isteyebilirler. Açıkça söylüyorum ki sevgimin ifadesi olan sözlerim ve sitemim tam söylediğim gibi anlaşılmalıdır. “Daha iyi bir Çanakkale daha iyi bir Türkiye için” sadece siyasi slogan olarak dillere pelesenk edilmiş bir söz olmaktan çıkmalı ve özümsenmelidir.Yanlışımızı düzeltmek bizim boynumuzun borcudur. 
Her ne kadar sürç-i lisan ettiysem affola.  Selamlar ile.

                                                                        Ümit Yavaş
mityava@gmail.com


http://www.gazetestarcanakkale.com/ adresinde 03.12.2013 tarihinde yayınlanmıştır.



Etiketler: ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa