27 Ekim 2013 Pazar

Kaçış mı Kurtuluş Mu?

Hayat bazen bizi öyle bir noktaya getiriyor ki, kendimizi sevdiklerimizden kaçarken buluyoruz. Bu kaçışın kurtuluş olmayacağını bile bile, yolun nereye gittiğini bilmeden, sonun nasıl olacağını tahmin bile edemeden... 
Ama öyle bir zaman geliyor ki kendimizden ya da sevdiklerimizden kaçmak hiçbir işe yaramıyor. Bir bakıyoruz ki sevdiğimiz ve bizi sevdiğini zannettiğimiz insanlar bizden kaçmaya başlıyor. Onlar kaçtıkça biz yük atıyoruz üstümüzden. Çünkü bizden kaçanlar hayatımızda var oldukları süre boyunca sevinçleriyle, neşeleriyle, dertleriyle, ağlanma sızlanmalarıyla hatta bize destek olmaya çalıştıkları o anlarda bile hep varlıklarını üzerimize yük yapanlar oluyor. Varlıklarını bir lütufmuş gibi hissettirmeyi seviyorlar.Sanki onlar bizim hayatımızı güzelleştiriyorlar, varlıkları olmadan asla yaşamıyoruz, onlar olmadan karakterimizin, düşündüklerimizin, hissettiklerimizin asla önemi yokmuş gibi hissettirmeyi gerçekten seviyorlar. Asıl problem biz
değiliz, merak etmeyin. Asıl problem kendilerini sevmemeleri ama seviyormuş gibi yapmaları. Hayatları boyunca insanların yüzüne gülerken kendi içlerinde kendileriyle kavgalılar. Ola ki biz o kavgaya seyirci olursak... Vay halimize. Hele zaaflarımızı, korkularımızı biliyorlarsa sırf onların bu trajik hallerine acımayalım diye bizi zaaflarımızdan vuruyorlar, acıtıyorlar, kanatıyorlar. Böylece biz kendi derdimizle uğraşırken onların bu trajik halleriyle uğraşmaya zaman bulamıyoruz. 
Ben böyle insanlara " yaşam asalağı " diyorum. Bizim yaşadıklarımızdan, duygu ve düşüncelerimizden geçinen ne bileyim mikrop gibi bir şey. Ya da enerjimizle yaşayan vampir gibi... Saçma geliyor bu örnek biliyorum ama etrafımda o kadar çok var ki bu insanlardan. Yaptığım hatalardan zevk alan, zafer sayan, yıkılışımı bekleyen... 
Sözün özü kendimizden kaçma isteği yaratan bu insanların bizden kaçışıdır bizi özgür kılan. Ve her kaçış kurtuluş mudur, işte bunu bilemem... 

Etiketler: ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa