12 Mart 2014 Çarşamba

Ha İzmihlal Ha Ölüm // Ya İstiklal Ya Ölüm

Bilmemek ihanettir, kendi askerine kurşun sıkanın ihanetinden çok daha büyük bir ihanet !

     İstiklâl Marşı'nı bilmek yalnızca  12 Mart 1921'i bilmek, Mehmet Âkif'i bilmek değildir. 1914'ü bilmektir, 1915'i bilmektir, 1918'i bilmektir, en çok da 1919'u,1920'yi, 1921'i bilmektir. Ne mi oldu bu tarihlerde :


-1914-

    Osmanlı donanmasının  yetersiz olduğu anlaşılmış ve bunun üzerine İngilitere'ye üç gemi siparişi verilmiştir. İşte bu gemilerden ilkidir Reşadiye. Sipariş verilir, gemi tamamlanır ve bizim 300 denizcimiz teslim almak üzere İngilitere'ye gider. Bir merasim düzeni, bayraklar çekilir, herkes rahat duruştan  esas duruşa geçer ve birden İngiliz millî marşı duyulur, İngilizler hep bir ağızdan söylemeye başlarlar. Bizimkiler işe uyanır, karşılık olarak bizim de bir şey söylememiz gerekmektedir, ancak böyle bir şey söz konusu değildir. Oradan zeki bir kazancıbaşının aklına" nasılsa Türkçe bilmiyor ya bunlar, hepimizin bildiği bir şarkıyı söyleyelim" demek gelir. Gayet de mantıklı bir fikir kabul edilir. Neyse efendim İngilizler marşı bitirir rahat duruşa geçerler. Bu sefer bizimkiler "hazır ola" geçerler ve başlarlar:
" Entarisi ala benziyor
 şeftalisi bala benziyor
benim yarim sana benziyor
olamaz ne çare o nişanlıdır
 kaytan bıyıklı delikanlıdır
şekerli misin vay vay 
kaymaklı mısın vay vay
sen de benim gibi 
sevdalı mısın vay"


Sonuçta bir bu bir marş ve bir yerinde sultanın isminin geçmesi gerekiyor, son nakaratı da " Sultan Reşad bana benziyor" şeklinde değiştirerek söylemişlerdir. Sunay Akın'dan dinlediğim bu hikayeyi niye mi naklettim , çünkü bilin de görün diye. "Cumhuriyet bu ülkeye ne verdi, ha Sevr ha Lozan" diyen fesli para sayma makinalalarının sözlerine inanıp bu ülkenin kurucularına, manevî ve millî değerlerine sövenler bilsin diye, cumhuriyet işte size bunu verdi, bu komik durumdan kurtulma fırsatını ve şanlı şerefli bir Millî Marş'ı.

-1915- 

   İstiklâl Marşı'nın 4. kıt'ası Çanakkale'yi görmeden Çanakkale ilhamıyla kaleme alınmıştır.
                              "Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar,


                           Benim îmân dolu göğsüm gibi serhaddim var.

                           Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,

                           “Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?



Kim midir bu tek dişi kalmış canavar; Çanakkale'de uçaklarla araziye çivi döken, içme sularına zehir katan, savaş suçu sayıldığı halde biyolojik silah kullanan ve masum bebeklerin canlarına kıyan bir canavar, işte medeniyet !  Ama o medenî canavar Âkif'in dediği gibi "İman dolu göğüslerle" korunan serhadleri geçemedi. Yanlızca burada mı, daha sonra Sakarya'da, İnönü'de , Dumlupınar'da.  Ama bugün fesli para sayma makinaları "kurtuluş savaşı diye bir şey yok" diyor ve âlim- ulema , prof'lar, bakanlar el bağlayıp biat ediyorlar. İşte İstiklâl Marşı'nı bunun için bilmeliyiz.

-1918-

   "Osmanlı'yı yıkan Mustafa Kemal ve Türkiye Cumhuriyeti'dir" diyen meymenetsizler için , Osmanlı Devleti'nin imzaladığı son resmî belge ile, kabul ettiği sınırları görmeniz için Sevr haritasını veriyorum.  Haritada Osmanlı'yı ya da Anadolu'yu gören var mı ! Ama allâme-i cihân üstad'lar bu haritadan memnun. Yorum sizindir. Âkif sizce 1918'de n'apıyordu ? Bazı hür adamlar İstanbul'da boğaza nazır yalılarda dinlenirken, millî şair, o inanmış adam, Anadolu'u karış karış gezip örgütlenmeye çağırıyordu, nerede mi -camilerde. Oysa ki İngiliz emri ve halîfe-i İslâm padişah efendimiz hazretlerinin kesin buyruğuyla Mustafa Kemal ve ona yardım edenlerin idam fermanları onaylanmıştı.  Ama Âkif "güdümlü hür " değil de inanmış adam olduğu için, bu fetvayı ve fermanı dinlemedi. 
                       "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
                        Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
                        Cânı, cânânı, bütün vârımı alsın da Hudâ,
                        Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ"

-1919-1920-1921-


Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; 
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl. 

Gazeteciler Cemiyeti'nin basın şehidi Ali Kemal ( halkın verdiği isimle Artin Kemal) 1919 yılında bir demeç verir:


“Dün gazetelerde okuduk; Mustafa Kemal ve hempâları Eskişehir’de karargâhlarını kurmuşlar, Karabekir’ler, Kazım’lar, Nurettin’ler, Ali Fuat’lar, Salahattin’ler sözde kolordularının başına geçip Yunanlılara karşı büyük taarruza hazırlanıyorlarmış. Bu çılgınca teşebbüsün acı sonucu ne olacaktır, size bir kelimeyle özetleyelim: 

İzmihlal!.. 
Gene izmihlal!.. 
Daima izmihlal!..
Çünkü Yunanistan’ın orduları var... cephanesi var...
Savaş araç ve gereçleri var, sonuçta İngiltere gibi büyük bir yardımcısı var. Bütün bunlardan başka Yunan halkıyla devletinin düşünce, emel ve gaye birliği var.
Bizim serserilerin ise yoksunlukları her bakımdan yürekler acısıdır. Bütün bunların dışında, gaddarlıkları ve haydutlukları nedeniyle Anadolu halkının can düşmanı olmuşlardır.” Ali Kemal ( Artin Kemal)


***

Kurtuluş Savaşı ve İstiklâl Marşı yalnızca İngiliz'e, Fransız'a ve yedi düvel cevap değil , içimizdeki İngiliz ve Fransızlara da cevaptır. Kaç kişi Ali Kemal'in  bu sözlerini okumuş ve İstiklâl Marşı'nın son kıt'asının, bu sözlere kıyamete dek verilen bir cevap niteliği taşıdığından haberdardı. Ali Kemal'in "İzmihlal, genel izmihlal, daima izmihlal" sözüne karşı ÂkifEbediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl" demektedir. En başta söylediğim gibi; bilmemek ihanettir. İstiklâl Marşı'nı en çok da içimizdeki İngilizlere, Ali Kemallere, üstadlara, ustalara, nuru kendinden kara hürlere karşı bilmeliyiz.

***
Onların deyimiyle dinsiz, kafir Türkiye Cumhuriyeti'nin Millî Marşı, "Korkma" diye başlayıp "Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl" diye bitiyor.

"Korkma!"

Sizce Âkif'in millî marşına bir anlamda ön söz olarak koyduğu bu söz yalnızca vezin tutsun ya da anlam uysun diye koyduğu bir ünlem ya da iki heceli bir kelime mi ? Peki ya o kelimenin hikayesi ? :


Hz. Muhammed (sav) ve Hz. Ebubekir  Mekke'den Medine'ye hicret ederken mağaraya girerler. Ancak müşrikler onların peşlerindedir, öyle bir noktaya gelir ki müşriklerin ayak sesleri duyulmaya başlar. Resul'Allah efendimiz Hz. Ebubekir'in titrediğini fark eder ve ona dönerek "la tahzen innallahe meana ( Hüzünlenme, korkma;  Allah (cc) bizimledir !" der. İşte Âkif''in Korkma sözü , Hz Muhammed (sav)'in La tahzen !  sözüne telmihtir. Yani Âkif, milletine peygamberin o sözünü hatırlatıyor, " Hüzünlenme, korkma , Allah bizimledir!".

 "Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl"

Âkif, İstiklâl Marşında bariz bir şekilde iman vurgusu yapmıştır. Ne hikmettir ki bugün, "Türk Kurtuluş Savaşı yok , varsa da İngiliz oyunu, 2. Abdülahamid'e yaptıramadıklarını Mustafa Kemal'e yaptırmak için oynanan bir oyun, dinsizlerin zaferi " gibi ağza alınmayacak, alanın karaktersizliği tescilli , yüzünde dahî meymenet olmayan adamlar; din, iman vurgusu yaparak tarihimize ve istiklâlimize saldırıyorlar. Onlara vereceğimiz en iyi cevap İstiklâl Marşını, Çanakkale'yi, Sakarya'yı, İnönü'yü, Dumlupınar'ı bilmektir. 


"Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; 
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal." 


Sürç- lisan ettiysem affola.





Ümit Yavaş
mityava@gmail.com









Etiketler: ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa